Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu 1920li yıllarda ülkemizdeki nüfusun yaklaşık % 25'ini oluşturan3.3 milyon kişi kentlerde yaşamaktadır. Henüz kırdan kente göç süreçleri başlamamıştır ve bu denge İkinci Dünya savaşının sonuna kadar sürecektir. 1950 yılında kentsel nüfus 5.2 milyon olmuştur, ancak kentsel nüfus oranı gene %25 dolayındadır. 1950 yılından sonra hem nüfus artışı hem de kente göç hızlanmış, o döneme kadar yalnızca kentlerin fiziksel formu ile ilgilenen imar mevzuatı 1950li yıllarda yenilenmiş, 1961 yılında ise şehir ve bölge planlamasının bilimsel temellere dayanan şehir ve bölge planlaması eğitimi başlatılmıştır.
Ülke nüfusu 2016 yılında 78.7 milyona ulaşmıştır ve bunun %92'si olan 72.4 milyon kişi il ve ilçe merkezlerinde oturmaktadır. Yalnızca yönetimsel müdahaleler ve mimarlık yaklaşımlarının büyüyen mekânsal sorunlarla baş edemeyeceği görülmüş ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi bünyesinde başlatılan şehir ve bölge planlama eğitimi, günümüzde 22 üniversitede açılan bölümlerde yürütülür olmuştur. Bütün bölümlerin problemlere ilişkin olarak kendi yaklaşımlarını geliştirdikleri de bilinmektedir.
Bölgesel kalkınma, yerleşme sistemleri, kentsel gelişme ve kentsel dönüşüm süreçlerinin ayırdında olan TEDÜ, Şehir ve Bölge Planlama Bölümünü Mimarlık Fakültesi altında kurgulamıştır. Bölüm planlamayı bölgeler ile kentlerin yapılarına müdahale sanatı olarak görmektedir. Bu görevi yerine getirmek için iktisat, toplum, siyaset ve yönetim yaapılarının anlaşılması yaşamsal değere sahiptir. Görüldüğü gibi kent ve bölge çok geniş konuları kapsamaktadır. Dolayısıyla şehir ve bölge, kısaca mekânsal plancıların çok büyük sorun alanlarına hakim olmaları ve bunlarla uğraşmaları gerekmektedir.
Bu gerçekliği gözleyen TEDÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü, uzun erimde:
Öğrencileri sosyal, mühendislik ve tasarım alanlarında özelleşecek biçimde eğitmeyi hedeflemekte,
Öğrencilere bilgiyi, bilginin kendi değeri için değil, pratikte ve kuramsal alanda karşılaşacakları sorunları çözebilecekleri şekilde aktarmayı,
Öğrencilerin muhakeme yeteneklerini artırarak, salt bilginin ötesinde, düşünme becerilerini geliştirmeyi eğitimin temeli olarak görmektedir.
Sonuç olarak, bütün ders ve stüdyo çalışmalarında:
Öğrencilerin bütün tartışmalara katılması, soru sorması, gerektiğinde öğretim elemanların söyledikleri hakkında yorum yapmaları,
Klasik not tutma yöntemleri yerine, anahtar sözcükler, grafik sunuş ve temsil ile algoritmik düşünce anlayışını geliştirmeleri,
Günümüzde bilgi teknolojileri tarafından çok kolay erişilen bilgi ile zihinlerini doldurmak yerine, muhakeme ve sorgulama yetkinliklerini geliştirmeleri özendirilmektedir.
Prof.Dr. Baykan Günay
TEDÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölüm Başkanı